5 Haziran 2010 Cumartesi

Çilingir Duası

Çilingir ol derdi babam

Bir bileziğin olsun

Elin ekmek tutsun

Çilingir olamadım ama

sofrasını kurdum

Bir kadın sevdim

gençtim

Bana kalbini sundu

Anahtarı yoktu

Oturdum içtim

Şairler Bahşiş Almaz

Yolunu şaşırdı

yağmur ve insan

Sevgili yaradan

Eskiden senden gelen yağmur

şimdi balkanlardan geliyor

Gözünü dört aç insanlar şaşıyor

Merhaba

-Bu gün nasılsınız

(hep bir ağızdan

-Kuralına göre

Derler ki

şairler bahşiş almaz

Ve yine derler ki

bütün şairler puşttur

herkes gibi

Rahman ve rahim olan şiir

seni bir celsede boşuyorum

metresim olur musun

Ölüyorum ben

ben ölüyorum

Şimdi sevişebilir ihanetler sadakatle

Herkese benden sütlü kahve

şiir bitti makasını kullan

Aşkkıran

Herkesin bir hikayesi

Her hikayenin bir öncesi

bir sonrası var

HİKAYENİN ÖNCESİ

Meşgul bir orkide sarrafıyım ben

Narçiçeği toplarken kayboldum

aynı yerde dönüp durdum

oracıkta uyumuşum.

Bir rüyada dolaşıyorum.

Gece

sorular soruyorum

Geceler kimseyi dinlemez oldu

unutmuşum

Biri çıkıyor karşıma

aşk şeytanı diyorlar adına

-Güneş nereye gitti diyorum

-Yarın yine gelecek diyor

Yüzünde sessizce örtülmüş kahkaha

şeytana uyuyorum

HİKAYE

Ölmemi istiyordun

öldüm işte

Sen gülmezden önce

uyanamadım ben gözlerine

Söylenecek birkaç söz vardı sustum

çünkü ben bu dünyanın üvey çocuğuyum

Sen konuşmazdan önce hayat

Dizginleri tutulamayan tay gibi

akan nehirdi sanki

Sesin durgun bir deniz

her yanın küçük mutluluklar durağı

Koşan iki doru at

biri afra tafra diğeri

bana gülümse

Mutluluk kaça gidiyor bu günlerde

HİKAYENİN SONRASI

Aşkın şaşırması ve şaşırmaması gereken şeyler bellidir

Bu aşka sus koy

Beni burada katil bırak

Ben neyim ki

hepi topu her derde şifa

Aslı ayvaz

gülüm ölüler gıdıklanmaz

Bu dünyada herkesin haklılığı

Benim olduğum yere kadardır



Gecikmiş Bir Pusulaya Paslanmış Bir Kaç Kırık Söz


‘Kendine yabancı herkes tanışsın kendiyle’ demişsin,

Kelamını aldım.

Her şey yaşlanıyor, yalnızlık kalıyor geriye.

Bana şunu öğretti ki hayat

-kimse tek başına güzel değil-

Hüzün dedikleri potansiyel bir fahişe

baban bile böylesini görmemiştir.

Yalnız sen ve acılarım umurumdasınız

demek istemiştim

ama aşk

çok yalan bilir

ben pek azını söylerim

çünkü bilirim;

rüzgara karşı koşarsan daha fazla üşürsün

yürürsen kaderine durursun.

Görüyorsun ya

yasal bir serseriyim ben.

Yani seninle biz aynı yılın

İki ayrı mevsimi gibiyiz.

Ummana kurban olayım

Üç kadeh rakıdan güzeli yok

Bu gece bütün ağlara takılıyorum.

Aşk öldü

ihtimal başkaları da ölecek.

-Titriyorsun dedin-

-Titretiyorsun dedim-

Bakma sevişken olduğuma

ben aslında çekirgeyim

Oysa sen

şimdi muhtemelen

prefabrik düşler peşindesin

Düşlemek güzeldir

ahlaksız olabilir bazen

Seni gidi kuyruklu yalan

Görüyorum ki

sözlerin aşktan uzak

oysa sesin yakın

Aldığın her nefes kumar.

Nereye böyle alalacele

bir şiiri yarım bırakıp hem de.

Gerçi şiire benzetmemeliydim seni

Şimdi nerelisin diyecekler

Şiirtliyim diyeceksin.

Her zaman dediğim gibi

Bi şiiri asla yalanla beslememeli

Evet, hayat adil değil

tanrı hepimizden özür dilesin.

Bir düşünsene

değişen bir şey yok

mevsimlerden başka

Coşku; kelebek ömürlü rüzgar

Çile bezinden ördüğümüz aşk

çoktandır karantinada

kim bilir düvel kaçta bu gün.

Bizi ölüm kutsayacak,

bulutlar kar toplayacak o ara

ve bütün olasılıklar çocuklarımıza kalacak.

Hoş geldin ölüm

Hoş geldin bacanak.

Üstüme varmayın canım acıyor.

Dermeyi unuttuğum çiçekler

üstüme varmayın.

Aşk’mış

sen benim daktiloma

şerit bile olamazsın


Üçüncü Ayakta Aşk Tek Olur Demiştin

Acıları misafir gelmiş

yüreğime akran

deli orman

hoş geldin…

Ömür gösterişe bakmaz

olup biten bir şişe şarap

ve birkaç kırık söz var

hoş gördük diyeceğin.

Bizim Tekin Tekir’i saymazsak

doğal bir özenle hazırlanmış bu sofradan

eni konu bir sen

olanca az bir ben kalkacağız

bütün riskimiz bu.

Ve birde

Tuzun yanına koyduğun cüzzam beste

Şerefe…

Köpeğin duasıyla deniz mundar olmaz bilirsin.

Adam sende dediğin

hınzır aşif teler bütünüdür

aşk olan çalım.

A canım!

Koynundaki yılan için

denizi yanında taşıyanım.

Hatırla ninenin

her masal sonu illaki indirdiği

üç elmadan birini.

Suçları ısınmış çocuklardık hatırla.

Öfkene elma şekeri ver artık.

Belki yetecekti

biraz tuz biraz şamata

bin beş yüz metrede sür direk bu aşka

sen uzak ara mutluluklar toplamı diyebilirsin

demeye bilirsinde.

Bak dinle

Adamsan;

Şerefinden ve şehvetinden sual olunur

Değilsen;

Hayali cihan değse ne değmese ne.

Hadi bunlar neyse de

veresiyeden bunca kelam ettik

üçüncü ayakta aşkı tek geçmeyecektik.

Cebimdeki son yiğitliği bozdurdum.

Olsun,

bundan sonrası bağ bozumu

kuşüzümü, börtü böcek

Yürü be çöpçü İstanbul.

yürü be …

Boş ver Çelebi

gelirse böyle gelsin

gelmezse canı cehenneme…

Ben yorgun bir sandalyeye

benzetirim kendimi

bir ayağım çukurda

biri hasta

biri ömrüne bereket.

Geceleri korkuyla uyanıyorum bu yüzden

Bu yüzden sırılsıklam ter içinde.

Ne aşktan, ne sevişmekten

Ey yüreğimdeki gizli harabe,

beni sakla

Beni sakla yiğitliğim…

Oğlum ayvaz

tüm hayır’larını tükettin ömrünün.

Tanımazdan geldiğim bütün evet’ler

çıkın kurtsunuz.

Bilinmez

nereden çıktı bu rüzgar

bir inancı taşlar gibi yalayan saçlarını.

Yeterince içtik gidelim .

Bekletmeyelim çocukları ,

olsa olsa haytalık olur

bir afacanın sigortası.

Kim derdi büyüyecektin

Yalnız sözümün ve ailemin kölesiyim diyecektin